Komplocular yenildi tecrit de parçalanacak




Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 21 yıl önceki gibi, şimdi de Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne ve bu temelde demokratik müzakereye hazır olduğunu kaydeden PKK Yürütme Komitesi, bu durumu Mayıs 2019’da yayınladığı deklarasyonda da bir kez daha belirterek ilgili çevrelere çağrı yaptığını hatırlattı.
Komite, şunların altını çizdi: “Gerisi başta Avrupa siyaseti olmak üzere Kürt sorununu ortaya çıkartan ve çözümsüz kılan güçlerin yaklaşımına kalıyor. Belçika yargısının kararı ve Kürdistan’da gelişen özgürlük direnişi karşısında söz konusu güçlerin de artık eskisi gibi yaklaşmaları ve davranmaları zordur.”

Uluslararası Komplo’nun yıl dönümü nedeniyle açıklama yapan PKK Yürütme Komitesi, 22. yılına girilirken komplocu saldırı sisteminin fazlasıyla dağınık ve yenilgili olduğunu vurguladı. Yürütme Komitesi, komploya ve tecride karşı 22. yıl mücadelesinin çok daha yaygın, etkili ve zengin yöntemlerle gelişeceğini; İmralı işkence ve tecrit sistemini parçalayarak zafere ulaşacağını belirtti.
PKK Yürütme Komitesi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan şahsında, Kürdistan halkını ve Özgürlük Hareketi’nin hedef alan 15 Şubat Uluslararası Komplosu’nun 21. yıl dönümünü vesilesiyle yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar ifade edildi:

‘Kürt soykırım günü’ olan 15 Şubat Uluslararası Komplosu’nun 21. yıl dönümünü yaşıyoruz. Kürdistan Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı olarak tam 21 yıldır Kürt soykırımını tamamlamak isteyen komploya ve onun sembolü olan İmralı işkence ve tecrit sistemine karşı tüm gücümüzle topyekun bir mücadele yürütüyoruz. 22. yılda da bu kutsal insanlık mücadelesini zafer çizgisinde yürütme azmimizi ve kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Bu tarihi özgürlük direnişinin mimarı Önder Apo’yu ve İmralı Direnişi öncülüğünde komploya karşı her alanda gelişen kahramanca direnişleri selamlıyor, tüm kahraman şehitlerimizi saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.

Kürt soykırımını tamamlamak için
Bilindiği gibi, 9 Ekim 1998’de başlatılan ve 15 Şubat 1999’da İmralı tecrit ve işkence sistemi olarak devam ettirilen uluslararası komplo, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın imhasını, Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiyesini ve bu temelde Kürt soykırımının tamamlanmasını hedefledi. ABD, İngiltere ve İsrail ittifakı tarafından planlanıp yürütüldü, tüm iktidarcı ve devletçi güçler kullanıldı. Esas olarak kapitalist modernite sisteminin küresel hegemonik güç haline geldiği dönemde ortaya çıkartılan ve Kürt halkını yok sayma/yok etme anlamına gelen ‘Kürt sorunu’nu yaşatma ve çözümünü engelleme saldırısıydı. Bu nedenle Kürt sorununu, Kürt halkının özgürlüğü ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi temelinde çözmek isteyen Önder Abdullah Öcalan’ı ve PKK’yi imha ve tasfiye etmeyi hedefledi, böylece sorunun çözümünü, yani Kürt özgürlüğünü ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesini engellemek istedi.

Komplocular her yöntemi kullanıyor
Komplocu güçler, söz konusu amaçları doğrultusunda 21 yıldır tüm güçlerini seferber ederek ve her türlü yöntemi kullanarak Önder Apo’ya, PKK’ye ve Kürt halkına karşı soykırımcı bir saldırı sürdürüyor. Geçen süreçte söz konusu saldırı planları defalarca boşa çıkartılıp başarısız kılınmasına rağmen her defasında yeni planlar hazırlamaktan ve komplocu soykırım saldırısını yürütmekten geri durmuyorlar. Bugün de Kürt soykırımını, İmralı işkence ve tecrit sistemini devam ettirerek, Kürt sorununun çözümünü engelleyerek, PKK’yi imha ve tasfiye saldırılarını her yerde uygulamaya koyarak, dört parça Kürdistan’da ve yurt dışında Kürt halkı üzerinde hukuksuz ve ahlaksız bir baskı, zulüm ve katliam uygulayarak söz konusu komplocu saldırıyı sürdürmeye çalışıyorlar.

Komplocu zihniyet yenildi
En ağır insanlık suçu olan söz konusu vahşi saldırıları yürütme çabaları boştur. Partimiz öncülüğünde halkımızın kahramanca direnişiyle 21 yıldır uluslararası komplo saldırıları onlarca kez kırıldı, komplo planları başarısız kılındı ve komplocu zihniyet ve siyaset yenilgiye uğratıldı. Tam 21 yıldır parti öncülüğümüz, gerilla güçlerimiz, kadın ve gençlik hareketlerimiz, halkımız ve dostlarımız Apocu fedai çizgisinde direnerek komployu boşa çıkartmayı başardı. 22. mücadele yılına işte böyle bir başarı temelinde girmektedir ve bu yıl da komployu ve sembolü olan İmralı işkence ve tecrit sistemini yıkmayı hedefliyor. Yeni mücadele yılında özgürlük direnişimizin tecridi kıracağı, AKP-MHP faşizmini yıkacağı, Kürdistan’ı özgür ve Türkiye ile Ortadoğu’yu demokratik hale getireceği kesindir.

Komplo hukuken mahkum edildi
Nitekim komplo ve direniş ayı olan yeni bir Şubat’a girerken Belçika yargısı, PKK ve Kürtler üzerine çok önemli bir karar verdi. Çok açık ki; Belçika’da Yargıtay’ın onaylayarak kesinleştirdiği PKK kararı, esas itibariyle 9 Ekim 1998 ve 15 Şubat 1999 komplolarının hukuki mahkumiyetidir. Kuşkusuz bu karar, Kürtler ve demokratik insanlık açısından tarihi öneme sahiptir ve tüm Avrupa siyasetini etkileme gücündedir. Umarız bu gerçeklik görülür ve söz konusu karar, muhatapları tarafından özgürlük ve demokrasi yönünde, yani Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü yönünde değerlendirilir. Böylece Avrupa siyaseti 21 yıl önce yapamadığını şimdi yapar. 21 yıl önce Önder Abdullah Öcalan’ın sunduğu, ancak kendilerinin değerlendiremediği Kürt sorununun demokratik siyasi çözüm şansını şimdi değerlendirir.

Öcalan şimdi de çözüme hazır
Önder Abdullah Öcalan, 21 yıl önce hazır olduğu gibi, şimdi de Kürt sorununun demokratik siyasi çözümüne ve bu temelde demokratik müzakereye hazırdır. Her fırsatta ifade ettiği bu durumu Mayıs 2019’da yayınladığı deklarasyonda da bir kez daha belirtmiş ve ilgili çevrelere bir kez daha çağrı yaptı. Gerisi başta Avrupa siyaseti olmak üzere Kürt sorununu ortaya çıkartan ve çözümsüz kılan güçlerin yaklaşımına kalıyor. Mevcut karar ve Kürdistan’da gelişen özgürlük direnişi karşısında söz konusu güçlerin de artık eskisi gibi yaklaşmaları ve davranmaları zordur.



Daha yaygın ve etkili mücadele
Komploya karşı 22. mücadele yılına girerken komplocu saldırı sistemi fazlasıyla dağınık ve yenilgilidir. Buna karşı tüm alanlarda yürütülen Kürdistan özgürlük mücadelesi ülke sınırlarını da aşarak bölgesel ve küresel bir demokrasi hareketi haline gelmiş durumdadır. Başta kadınlar olmak üzere dünyanın tüm ezilenleri ve demokratik kamuoyu, Kürt halkının yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yanındadır. Artan faşist baskı, katliam, tecavüz ve işgal karşısında dört parça Kürdistan ve yurt dışındaki halkımızın, AKP-MHP faşizmine yönelik öfke ve tepkisi doruktadır. Artık kimse, bir tecrit ve işkence haline gelmiş olan İmralı sistemiyle yaşamak istemiyor. Dolayısıyla komploya ve tecride karşı 22. yıl mücadelesi çok daha yaygın, etkili ve zengin yöntemlerle gelişecek ve mutlaka İmralı işkence ve tecrit sistemini parçalayarak zafere ulaşacaktır.

Tecridi kırmak için çağrı
Bu temelde tüm parti kadrolarımızı ve gerilla güçlerimizi, başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm yurtsever halkımızı ve dostlarımızı, uluslararası komplo ve komploya karşı mücadele bilincine daha derinden varmaya, tecridi kırma ve komployu yenme irademizi daha güçlü ve keskin kılmaya, komploya ve tecride karşı mücadeleyi Şubat ayı boyunca gece-gündüz demeden her alanda ve her yöntemle yükseltmeye ve 22. yılı kesin sonuç ve zafer yılı haline getirmeye çağırıyoruz.”
ANF/BEHDİNAN

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI:

‘Öcalan’a özgürlük’ kampanyası suç değil

Anayasa Mahkemesi, Öcalan’ın özgürlüğünü istemek, bunun için kampanya düzenlemek ve kampanya formlarında fotoğrafının bulunmasını “düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında” olduğuna karar verdi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Öcalan’ın özgürlüğünü isteyen kampanya kapsamında, fotoğraflarının yer aldığı formları dağıtan iki kişiye, “Örgüt propagandası yapmak”tan verilen 10 aylık hapis cezasının “düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali” olduğuna karar verdi.
Amed’in Bağlar ilçesinde 6 Şubat 2015’te Öcalan ve siyasi tutsaklara özgürlük isteyen, üzerinde Öcalan’ın fotoğrafları bulunan formları imzaya açan Berrin Baran Eker ve Muzzaffer Özbek’in formlarına Tekirdağ 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin toplatma kararı gerekçesiyle el konuldu. Öcalan’ın fotoğrafının üzerinde olduğu “Abdullah Öcalan’a Özgürlük İmza Formu” başlığı taşıyan ve “Abdullah Öcalan’a Türkiye’deki siyasi tutsaklara özgürlük talebini destekliyorum. Öcalan’ın özgürlüğü Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürdistan’daki barış süreci için en önemli adım olacaktır.” açıklaması yer alan form nedeniyle Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyesi Eker ve Özbek’e “Örgüt propagandası yapmak”tan dava açıldı.

10 ay hapis verdi
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Eker ve Özbek’e 5 Mayıs 2015’te “Örgüt propagandası yapmak”tan ayrı ayrı 10’ar ay hapis cezası verildi. Hapis cezasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verdi. Başvurucuların avukatının yaptığı itiraz başvurusu ise Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi.

Bakanlık reddini istedi
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun açılmasıyla başvurucuların avukatı Gülşen Özbek, müvekkillerinin “düşünce ve ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Adalet Bakanlığı ise gönderdiği savunmada, “terörizmi veya terör faaliyetlerini, liderlerini, yöneticilerini, terörizmin amacını ve araçlarını meşru gösterecek şekilde faaliyetler gerçekleştirilmesinin ifade özgürlüğü hakkı bağlamında değerlendirilmemesi” gerektiği görüşünü savundu.

Oy birliğiyle karar verdi
Kararı iç hukuk ve Avrupa Birliği mevzuatı kapsamında değerlendiren AYM, düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlara atıfta bulunarak başvurucuların düşünce ve ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi.

 AYM kararında şu ifadelere yer verildi: “İlk derece mahkemesi, başka hiçbir gerekçeye yer vermeksizin yalnızca başvurucuların üzerinde Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı bulunan formla imza topladıklarını tespit etmiş ve söz konusu eylemin PKK silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunu oluşturduğuna karar vermiştir. Bununla birlikte Mahkeme tarafından gerekçeli kararda söz konusu fotoğrafın formda kullanılmasının şiddete teşvik ettiği, şiddet ve tehdit yöntemlerini meşru gösterdiği veya övdüğü ve somut koşullar dikkate alındığında belirli oranda tehlikeye neden olduğu yönünde hiçbir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından gerekçeli kararda başvurucuların imza kampanyasında kullandıkları formda yer alan fotoğraf nedeni ile mahkûmiyetinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiği gösterilememiştir. Bu bakımdan ilk derece mahkemesinin başvurucuların cezalandırılmasını gerekçelendirmek için sunduğu nedenler -Anayasa’nın 26. maddesi uyarınca- bu tür bir mahkûmiyeti haklı göstermek için ilgili ve yeterli değildir. Açıklanan gerekçelerle söz konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Buna göre Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ihlal edilmiştir.”

Yeniden yargılanacaklar
Tazminat talebini reddeden AYM, ihlalin ortadan kaldırılması için Eker ve Özbek’in yeniden yargılanması için dosyanın Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.

Aileler yine reddedildi

Öcalan ve İmralı’daki diğer tutsakların ailelerinin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları görüşme başvurusu yine reddedildi.
İmralı F Tipi Kapalı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan Öcalan’ın kardeşi Mehmet Öcalan ve vasisi Mazlum Dinç’in avukatları aracılığıyla dün Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptıkları görüşme başvuru reddedildi. İmralı’daki diğer tutuklular Ömer Hayri Konar’ın kardeşi Emin Konar, Hamili Yıldırım’ın kardeşi Polat Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın kardeşi Melihe Çetin ile kızı Eylem Çetin’in yaptıkları başvuru da reddedildi.
Başsavcılık, ailelerin başvurusunu, “5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda” yer alan “Hükümlüler hakkında getirilen kısıtlamaları” gerekçe göstererek reddetti.
Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş İmralı’ya “sekreterya” olarak gittikleri tarih olan 15 Mart 2015’ten, Hamili Yıldırım da İmralı’ya götürüldüğü 15 Temmuz 2015’ten bu yana aileleriyle sadece 5 Haziran ve 12 Ağustos 2019 tarihlerinde görüşme yapmıştı. Ailelerin, 12 Ağustos 2019’an bu yana yaptıkları başvurular reddediliyor.

Yorumlar

Yorum Gönder