HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, Elazığ depreminde
yaşanan tablonun; iktidarın vurdumduymazlığı, doğal afetler konusundaki
hazırlıksızlığı ve öngörüsüzlüğünün bir sonucu olduğunu belirterek,
şunları vurguladı: ”İktidar düzeni hırsızlık ve yolsuzluk üzerine olursa
yandaş müteahhit de dere kumundan bina yapar. Bunların iktidarları da
çürük, binaları da çürük.”
HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, AKP Genel Başkanı Tayyip
Erdoğan’ın enkaz alanında şov yaptığını belirterek, “Enkazdan siyaset
devşirecek kadar küçüldüklerini dünya âlem görmüştür. Yardımların halka
ulaştırılmasını engelledi. Sözün bittiği yerdir” dedi.
Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan,
Elazığ’da yaşanan depremde hayatını kaybedenleri anarak başladı
konuşmasına. Depremden hemen sonra HDP olarak parti genel merkezinde
kriz masası oluşturduklarını hatırlatan Buldan, deprem bölgelerine heyet
gönderdiklerini ifade etti. Buldan, “Yerel yönetimlerimizle de hızlı
bir koordinasyon oluşturduk. Deprem gecesi saat 01.00’dan itibaren
arkadaşlarımız depremden zarar gören alanlara yönlendirildi” dedi.
Dere kumundan bina
HDP heyetinin tespit ve gözlemlerinin oldukça önemli
olduğuna değinen Buldan, “Elazığ depremi de bir kez daha bizlere
göstermiştir ki Türkiye afetlere hazırlıklı bir ülke değildir.
Felaketler göz göre göre geliyor. Sonucu ise ne yazık ki çok ağır
oluyor. Doğal afete dayanıklı olmadığı tespiti olan 6 katlı bir bina 4
kişiye mezar oluyorsa bunun sorumluluğu doğal afete bağlanamaz. Yaşanan
acı tablo iktidarın vurdumduymazlığı, doğal afetler konusundaki
hazırlıksızlığı ve öngörüsüzlüğünün bir sonucudur. O yıkılan binaların
dere kumuyla yapıldığı ve hiç bir zaman da denetlenmediği bir kez daha
ortaya çıkmıştır. İktidar düzeni hırsızlık ve yolsuzluk üzerine olursa
yandaş müteahhit de dere kumundan bina yapar. Bunların iktidarları da
çürük, binaları da çürük. Depremin merkez üssü olan Sivrice’de yaşanan
ağır hasarın nedeni önceki depremde meydana gelen hasarların onarılmamış
olmasıdır. Cami dahil olmak üzere hiçbir konutta doğru düzgün önlem
alınmamıştır” diye konuştu.
Halk sokaklarda kaldı
Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yine heyetimizin
tespitlerine göre 60 köye ve Sivrice’ye yardımlar ilk iki gün boyunca
ulaştırılmamıştır. Sivrice’ye gönderilen yardımlar da AKP’nin İlçe
Başkanı eliyle partizanca dağıtılmıştır. Özellikle köylere çadır,
battaniye gibi temel ihtiyaç maddeleri gönderilmediği tespiti bizim
tarafımızdan yapılmıştır. Aynı şekilde Malatya’da da evler hasar gördü
ve çadır dışında yardım yapılmadı. Elazığ halkı ağır kış koşulları
altında yaşamaktadır. Cemevleri halkın toplanma alanı olmuştur. Çadır ve
ısıtıcı ihtiyacı yeterli düzeyde karşılanmamıştır. Halk dondurucu
soğukta sokaklarda kalmıştır.
Dayanışmadan korkuyorlar
Halkımızın yaşadığı zor koşullar nedeniyle 27
belediyemiz, il ve ilçe örgütlerimiz seferber oldu. Özellikle Ergani
Belediyemiz yardımların toplanma merkezi haline getirildi ve barınma,
sıcak yiyecek, ekmek çocuk ve kadın ihtiyaçları başta olmak üzere
ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalara hız verildi. Ancak ne var
ki toplumsal dayanışmadan korkan iktidar, yardımların halka
ulaştırılmasını engelledi. Yardımları halka ulaştırmak için yola çıkan
araçlarımız İçişleri Bakanı’nın talimatıyla engellenerek geri
gönderildi. Halkın, depremden zarar gören insanlara el uzatması devlet
eliyle bir kez daha engellendi.
Burası sözün bittiği yerdir. Bu
iktidarın siyasi fıtratında insanlık değerleri adına hiçbir şey
kalmamıştır. İnsanlık adına bir utançtır bu tablo. Elazığ depremi
sonrası özellikle Google’da en çok sorulan soru ‘Elazığ Kürt mü?’ sorusu
olmuştur. İşte bu tablo bile iktidarın ayrımcı, ötekileştirici
politikalarının insanları ne hale getirdiğinin bir göstergesidir. Oysa
acıyı hissedebilmek için sadece insan olmak yeterlidir.
Sorumlulara soruşturma yok
50 kişiye sosyal medya paylaşımları nedeniyle soruşturma
açılmış. Peki, zamanında önlem alınmadığı için yıkılan binaların
sorumluları hakkında bir soruşturma var mı? Yok.
Deprem vergileri nerede?
Bu depremde herkesin haklı olarak sorduğu soru şudur:
Deprem için toplanan vergiler nerede? AKP hesap veremiyor. Soranı ise
susturmaya çalışıyor. O paraların nereye gittiği bellidir. Yandaşlara,
müteahhitlere, ranta, şatafata, israfa harcandı. Deprem vergileri
ayakkabı kutularında günlerce nasıl saklandı bunu da biliyoruz. Deprem
paralarıyla hasarlı riskli binaları değil, kendi iktidarlarını
güçlendirdiler. İzah yapamayışlarının nedeni budur. İktidar kuruşu
kuruşuna bunun hesabını vermek zorundadır.
İktidarınızı durduracağız
Grubumuz deprem konusunda Meclis’te araştırma komisyonu
kurulmasını talep etti. Önergemiz, AKP-MHP oylarıyla reddedildi. 2020,
Deprem Farkındalık Yılı olsun dedik. Kanun teklifi verdik. Kanun
teklifimiz gündeme alınmadı. Elazığ depremi için AKP Genel Başkanı
‘Depremi durdurma şansımız yok’ diyor. Aynı Erdoğan bundan 15 yıl önce
‘Bazı dersleri almamış olacağız ki yine yanlış yapılar neticesinde 1999
depreminde Sakarya’da büyük bedeller ödedik. Bu bedelleri artık ödemek
istemiyoruz’ demişti. 15 yıl geçmiş, peki ders almışlar mı? Hayır.
İnsanlar bedel ödemeye devam ediyor mu? Evet. Ders almıyorlar. Aldıkları
tek şey siyasi ve ekonomik rant. Halk depremle yaşamaya alışır ancak
AKP’nin tek adam rejimiyle yaşamaya alışmadı ve alışmayacak da. Depremi
durduramayız ama sizin iktidarınızı mutlaka durduracağız.
Ana dilin hayati önemi
Depremin ortaya çıkardığı bir başka gerçek ise sağlık
hizmetlerinde ana dil kullanımının ne kadar hayati ve önemli olduğudur.
Özellikle sağlık hizmetinde ana dilin önemini Elazığ depreminde bir kez
daha gördük. Bu ülkede tek dil yok. Çok kültürlü, çok dilli, çok
kimlikli ve çok inançlı bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla başta sağlık
olmak üzere kamusal alanın, kamusal hizmetin bu çok dillilik esasına
göre düzenlenmesi, ana dilde kamu hizmetinin yasal güvenceye
kavuşturulması gerekmektedir. Ana dilin hayat kurtardığı, Elazığ
depreminin öğrettiği bir gerçektir. İktidarın tüm engellemelerine rağmen
toplumsal dayanışmayı ve yardımlaşmayı bundan sonra da sürdürmeye HDP
olarak devam edeceğiz.”
Ahlat’a saraydan vazgeçin
Bunların Meclis’e getirdiği bir başka yasa daha var: İmar
Yasası. Halkın depreme dayanıklı konut sorunları orta yerde dururken,
AKP-MHP ittifakının imar konusundaki tek düşüncesi Bitlis Ahlat’a saray
yaptırmak, deprem toplanma alanlarını ranta açmak, AVM yapmak, yerel
yönetimlerin yetkilerini daraltarak imar konularını denetimden
kaçırmaktır. İnsanlar deprem felaketlerinde evsiz barksız kalırken
bunların derdi Ahlat’a ikinci bir saray yapmaktır. Kendisine tavsiyemiz
şudur: Ahlat’a saray yapmayı bırakın. O sarayı görmeye siyasi ömrünüz
yetmeyecektir. Ancak şunu yapabilirsiniz! Ahlat taşı hepimiz biliyor ki
meşhurdur. O taştan kendisine bir ev yapsın. Çünkü emekliliği yakındır.
Emekli olduğunda gününü bol bol o evde torunlarıyla geçirmeye ayırsın!”
ANKARA
Afet bölgesi ilan edilsin
Malatya ve Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilerek yaraların sarılmasını isteyen HDP, Meclis Başkanlığı‘na kanun teklifi verdi.
HDP Gurup Başkanvekili Saruhan Oluç, 41 kişinin yaşamını
yitirdiği ve bin 607 kişinin yaralandığı Elazığ merkezli depremin
ardından oluşan yaraların hızlıca sarılması ve zararların giderilmesi
amacıyla Elazığ ve Malatya’nın afet bölgesi ilan edilmesine ilişkin
düzenlemeyi içeren bir kanun teklifini Meclis Başkanlığı‘na sundu.
Teklifin gerekçesinde, ”Yaraların sarılması ve zararların tazmin
edilmesi ile olası depreme karşı alt yapısı güçlü hazırlıklar yapılması
gerekmektedir. Bu bağlamda, Elazığ ve Malatya başta olmak üzere çok
geniş bir coğrafyayı etkileyen depremden ötürü yaraların hızlıca
sarılması ve zararların giderilmesi en öncelikli gündem olmalıdır. Bu
kapsamda, kanun teklifimiz ile Elazığ ve Malatya kentlerimiz afet
bölgesi ilan edilmektedir” ifadesi yer aldı.
Yorumlar
Yorum Gönder