Demirci Kawa’dan Kobanê’ye – Veysel IŞIK



Demirci Kawa hikayesini bilirsiniz. İddiaya göre çok eski zamanlar öncesinde Zervan isimli tanrının iki çocuğu olmuş. Birinin adı Hürmüz, yani bereket ve ışık saçan anlamına gelmekteydi. Diğerinin ki ise Ehriman, yani kötülük ve kıtlık saçan anlamındaydı. Ahura Mazda’nın kutsadığı topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi, Ehriman da hep kötünün ve haksızlıkların temsilcisi olmuştu. 2014’ün 13 Eylül’ünde yaşananlar ise iyilik ve kötülük açısından Demirci Kawa hikayesine çok ciddi çağrışımlar yapmış olsada bu bir hikaye değildi. Bilişim çağı olan 21. yüzyılda yaşadığımız doğruydu. Fakat Kürdistan coğrafyasında ve Kürtlere karşı kullanılan imha metodu bu Kawa hikayesine o kadar çok benziyordu ki Amaralı’nın “Tarih günümüzde gizli ve biz tarihin başlangıcında gizliyiz” sözünün karşılığı an be an yaşanıyordu.

Bir çoğumuz o dönemin canlı şahitleri olduk. Ekranlarda saniye saniye yaşananları ve yapılanları gördük. İyiliğin temsilcisi olan Hürmüz’ü bu sefer Amaralı’nın kadınlı-erkekli ardılları temsil ediyordu. Ehriman’ı ise DAİŞ-Erdoğan‘ın kelle avcıları temsil ediyordu. O kelle avcıları bugün ta Libya’ya kadar yelken açmaya çalışmaktadır.

‘Kobanê düştü düşecek‘ sözleri Ehriman kılıklı Erdoğan’a ait. Bu sözlerin ne demek olduğunu anlamak için Kürt’ün gözlerine gömülmek gerekiyordu. Direniş abidelerine uzanmak, Arîn Mîrkan’ların direniş ruhuyla sabahlamak, Kürt’ün zamanla yarışan gözleri, sözleri, mevziden mevziye koşuşları olmaktı. Kobanê‘de direniş büyürken uzaklarda olup o anlarda ekranlara kilitlenen bedenler ve bu bedenlere yol olan uhte‘ler. Her an telefon zillerine takılı kalan kulakları. Protestodan protestoya koşan, koşturan, başarmalıyız diye yayılan sloganlar. Gece-gündüz-sabah-akşamın olmadığı zaman diliminde nefes aralıklarının senfonisi değişmişti Kürt’ün bedeninde. 

Ritimler eskisi gibi atmıyordu. Kalp atışları damarlarda akan kanla yarışır gibi devri-daim olmak istiyordu. Ne geceye sarılır kaybolunurdu, ne de gündüze selam durulur güneşin doğması beklenirdi o günlerde. O günler, ah anılası acı olan, fakat kazanmanın gururunun yaşandığı o günler. Her saniyemize korku, katliam, zulüm ve işkence salan günler. Bu anlardan kurtulmak için neler verilmezdi ki? Neler yapılmazdı ki? Hissetmek, hissederek anı anına acıları yaşamak…

Kürt’ün dünya arenasına yelken açmanın adıydı KOBANÊ. Kürtlük ve Kobanê iç içe geçen iki sözcüğün dilden dile dolaşmasıydı. Yıllara yayılan özgürlük arayışı Kobanê direnişi ve başarısı ile dünyaya kulaç açtı. DAİŞ ile korkunun serüvenini yaşayan insanlık, Kürt’ün direniş abideleri ile nefes almaya başlamıştı. DAİŞ dünyaya ölümden ölüm beğen mesajları ile gecelerin korkulu rüyası olmuşken, karşılarında Amaralı’nın kadınlı-erkekli şoreşgerlerini bulmuştu. Onlar özgürlük arayışçılarıydı. İnsanlık onurunu temsil ediyorlardı. Dilden dile yayılarak halkların özgürlük umudunu yükselttiler Amaralı’nın yoldaşları.

Amaralı 2014’te HDP heyeti ile yaptığı bir görüşmede ‘DAİŞ Ortadoğu’nun JİTEM’idir‘ diye bir ifade kullanmıştı. Kuzey Kürdistan’daki özgürlük mücadelesinin tarihini bilenler bu sözün ne anlama geldiğinin farkındaydı. Bakurê Kurdistan’da binlerce köyün yakılıp-yıkılmasına imza atan JİTEM’i şimdi ROJAVA’da DAİŞ temsil ediyordu. Hem de işbirlikçi JİTEM’ci eğitmenleriyle. DAİŞ-JİTEM şimdi Kürdistan’ın Rojava bölgesinde aynı kılıfın altında birleşmişlerdi. Hedef gene aynıydı. Kürt’ün yok edilmesiydi. JİTEM-DAİŞ’çi Ehrimanlar Kürt’ün katliamına ant içmişlerdi. Bu ant içmişliğin ortak haraket alanı ise ROJAVA Kürdistan’ı olmuştu.  Bunun ilk toplu katliam alanı Kobanê seçilmişti. Buna karşı direnişte Berîtan ve Zîlan çizgisi ile Arîn Mîrkan şahsında yaşam bulmuştu.

Bu direnişlerin sonucu ‘26’ê meha Çile 2015 Kobanê rizgar bû. Seat 3’ê kêm 10 deqe‘ sözleri Ehriman ardılları için sonun başlangıcı olmuştu. Bu sözlerdi yüzümüzü güldüren. Özgürlük hislerimizi yücelten. Bize nefes aldıran. Sabaha, öğlene, akşama ve geceye en iyi not düşüren. Bugün ile belki Kürt halkının acı dolu günlerin izleri bir bütünen silinmedi puslu camlardan. Halende an be an yaşanılıyor o anlar ve acılar. Sadece yaşamakla kalınmıyor, gün be gün mücadelesi de veriliyor. Ancak Kürde kalan bir özgürlük ve direniş günü oldu. Bugün dünya halkları için de direniş günü oldu. Binler bu günü sahiplenmeyle kendi geleceğine sahiplendi. O günde 26 Ocak olarak anın şervanlarınca kayıt altına alındı. Direniş abidelerin anıları özgürlük arayışların mücadeleleridir. Mücadele etmek kadar o anlamlı günlerin sürekli yaşanırlılığı için 15 Ağustos’un devamı olan Kobanê direnişi dünya halkların aydınlık abidesi olarak yaşamak ve anmak da tüm özgürlük arayışçıların sorumluluğu ve görevidir.

Yorumlar