Efrîn işgali 3’üncü yılına girerken işgalin
sonuçlarını etraflıca masaya yatırmak, ulusal bir mesele haline
getirmek, ulusal birlikten yana olan tüm Kurdistanî güçlerin
sorumluluğudur. Kürdistan’ın cennet köşesi bir coğrafyanın cehenneme
çevrilmesine tanıklık eden her vicdanlı insanın yüreği dağlanmıştır.
Sömürgeci faşist Türk devleti, Efrîn’i bir koloni haline getirdi. Bu
sömürge oluşturmaktan, demografik yapıyı değiştirmekten öte bir
durumdur. Türk devleti, Efrîn’i kendi coğrafyasının bir parçası haline
getirmek için, çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor.
Efrîn işgalinin sonuçları her açıdan yakıcı ve yıkıcı
olmuştur. Çok büyük insanlık suçları işlenmiştir ve işlenmeye devam
edilmektedir. Efrîn halkı, Efrîn coğrafyası, Efrîn’in tarihi ve kültürel
dokusu çok büyük yaralar aldı. Efrîn, Kürdistan’ın kanayan bir yarası
durumuna geldi. Bu yara halen de kanamaktadır. Sömürgeci işgalci güç,
Efrîn halkına büyük bir zulüm yaşattı. Efrîn halkının görkemli
direnişine rağmen işgalin önü alınamadı. Bu işgalin gerçekleşmesinde ABD
ve Rusya’nın olumsuz rol oynamalarının büyük payı vardır. Onay ve zımni
destekleri sonucu Efrîn işgali gerçekleşmiştir.
Üçüncü dünya savaşının karakteri gereği bölgenin yeniden
dizaynı gerçekleştirilmektedir. Bölgesel ve küresel güçler, ekonomik,
siyasi çıkarları gereği, askeri hareketler düzenleyerek kendilerine
sahada ve masada alan açmaktadırlar. Bölgeye yapılan dış müdahaleler
kaos ve kriz üreterek halkların birbirini boğazlamasına neden olmakla
birlikte, kendi müdahalelerine meşruluk kazandırmaya çalışıyorlar.
Kapitalist güçler, sorunların çözümünden ziyade daha fazla sorun
üreterek kendilerini kalıcı hale getirmektedirler. Türk devletinin
işgalleri de kendisini kalıcı hale getirmek için yapılmış girişimlerdir.
Topraklarını genişletmek için Cerablus, Azez, Bab, Efrîn, Girê Spî,
Serêkanîyê işgal edilmiş ve bu işgal alanlarını genişletmenin savaşı da
devam etmektedir.
Bölgedeki karmaşanın, savaşın, kriz ve kaosun, talanın,
tecavüzün, katliamın, göçertmenin, doğa katliamının tümü Efrîn’de
yaşanmıştır. Efrîn bu anlamda bölgenin minyatürü gibidir. Karanlığın ve
kötülüğün tanrısı gibi Efrîn üzerine çöken faşist diktatör Erdoğan
utanmadan, sıkılmadan, yalan söyleyerek işgale gerekçe uydurdu ve zulüm
estirdi. Suriye savaşının başından beri en güvenlikli alan olan Efrîn,
Türk devletinin işgaliyle birlikte çetelerin, suç örgütlerinin,
tecavüzcülerin, kafatasçıların yerleşim alanı haline getirildi. Kürt
düşmanlığı sadece Efrîn ile sınırlı kalmadı, giderek Rojava’nın diğer
alanlarına da yayıldı.
Türk devleti Efrîn’de soykırım yapmıştır, egemen güçler de
bu soykırıma onay vererek, tiyatro izler gibi izlemiştir. Kürtler bu
işgallerden mutlaka ders çıkarmalı ve ortak bir politika üretmelidirler.
Kürtlere yapılan düşmanlıklara karşı ahlar vahlar çekerek uzaktan
izlemenin hiç bir faydası yoktur. İşgalin yarattığı olumsuz süreci
tersine çevirmek mümkündür. Bu da ulusal birlikten, güç birliğinden
geçmektedir. Kürt düşmanlığı bütün alanlarda ve Kürdistan coğrafyasının
genelinde bu denli arsızlaşmışken, Kürtler bu tehlikeye mutlaka bir
bariyer oluşturmaları gerekir. Kürtler içinde bir takım kesimlerin veya
örgütlerin ulusal birlik ruhundan uzak durmaları düşmanın ekmeğine yağ
sürmektedir.
Bölgesel gelişmeler Kürtlerin birliğini zorunlu hale
getirmiştir. Kürtler için zuhur eden Türk devletinin terörü ortak bir
savunmayı gerekli kılmaktadır. Sadece Türk devleti için de değil, Irak,
Suriye ve İran için olası senaryoların gündeme gelmesi halinde Kürtler
bu senaryonun öznesidirler. İster savaş halinin derinleşerek sürmesi
olsun ve isterse çözüme dair gelişmeler olsun, bölgenin dizaynında
Kürtlerin rolleri belirleyici olmaktadır. Etkili bir mücadele gücü
olmanın ötesinde, coğrafik konumlaması gereği de olsa dört devlette
yaşanacak gelişmelerin kilit gücü Kürtlerdir. Kürtler bu stratejik
konumlanmaya uygun bir siyasal birliğe, ortak mücadeleye gitmeleri
hayatidir. Türk devletini işgal alanlarından çıkarmak için ulusal birlik
ruhu gereklidir. Bu gerçekleşmediği taktirde yeni Efrînlerin gündemde
olduğu unutulmamalıdır.
Efrîn işgali önlenmiş olabilseydi Serêkaniyê ve Girê Spî
olmazdı. Düşmanı cesaretlendiren bu işgal girişimi, düşmanı daha da
pervasız hale getirmiştir. Tük devletinin izlediği Kürt düşmanlığı
politikaları yüzünden, herkese taviz vermek durumunda bırakmıştır.
İzlediği dış politika her açıdan Türkiye’yi daraltmış ve
yalnızlaştırmıştır. ABD ve Rusya arasında sıkışmış kalmıştır. İç
siyasette de hızla düşüşe geçmiştir. Diktatör Erdoğan, kaybetmenin
dışında hiç bir seçeneği kalmamıştır. Ulusal birlik faşist diktatör
Erdoğan’ın çöküşünü daha da hızlandıracaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder