İşsizlik rakamında hile




Türkiye İstatistik Kurumu’nun işsizlik rakamlarını düşük göstermek için yaptığı hesaplama oyunu ortaya çıktı. Buna göre TÜİK işsizlik oranını düşük göstermek için çalışma çağında olan 15 yaş üstü nüfus içerisindeki çalışma isteğinde olan kesimde yüzde 90’lık bir “operasyon” yaptı.

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre işsizlik oranı 2019 Ekim ayında 2018 yılının aynı ayına göre 1.8 puan artarak yüzde 13.4’e yükseldi. Bu düzeyiyle bile Cumhuriyet tarihinin en üst düzeyine ulaşan işsizlik rakamlarının hesaplanmasında bir ayrıntı dikkat çekti. Buna göre kurum, oranı düşük göstermek için çalışma çağında olan 15 yaş üstü nüfus içerisindeki çalışma isteğinde olan kesimde yüzde 90’lık bir “operasyon” yaptı.

Konuyu köşesine taşıyan Dünya gazetesi yazarı Alaaattin Aktaş, “TÜİK’in sükutu ikrardan mı geliyor?” başlıklı yazısında “Çalışma çağına gelen insanlar bir anda zengin olmuş ve çalışmaya gerek duymaz hale mi gelmiş ya da başka nedenle mi işgücü piyasasına girmemeye başlamış, meçhul.” dedi.

Aktaş şu ifadeleri kullandı:
“İşsizlik böyle mi düşük gösteriliyor?
“İşsizlik oranının ekim ayı itibarıyla yüzde 13.4 düzeyinde açıklandığını hatırlatıp bu köşede 13 Ocak’ta dile getirdiğimiz soruyu bir kez daha soralım:
“İşsizlik oranının bu düzeyde kalmasını işgücünün düşük görünmesi mi sağlıyor?”
Çalışmak isteyen az olursa ya da az gösterilirse doğaldır ki işsiz sayısı ve işsizlik oranı da az olur.
Düşünün, çalışma çağında 100 kişinin bulunduğu bir toplulukta 50 kişi çalışmak ister ve bunların 40’ına iş bulunursa işsiz sayısı 10’dur ve işsizlik oranı da (10/50) yüzde 20’dir. Peki bu toplulukta çalışmak isteyenlerin sayısı azalırsa ne olur? Örneğin 45 kişi çalışmak ister, 40 kişi çalışır, 5 kişi işsizdir, işsizlik oranı da (5/45) yüzde 11’dir.

Tekrar gerçek sayılara dönelim. Eğer geçen yıl çalışmak isteyenlerin sayısı önceki yıllar ölçüsünde artmış olsaydı işsizlik oranı yüzde 13.4 değil yüzde 15.7 düzeyinde oluşacaktı.”


 

Yoksulluk sınırı 7 bin 229 TL

Türk-İş’in araştırmasına göre, Ocak’ta 4 kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 219 TL, yoksulluk sınırı 7 bin 229 TL oldu. Evli olmayan, çocuksuz bir çalışanın “yaşama maliyeti” aylık 2 bin 698 TL olarak hesaplandı.

Türk-İş’in çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması”nın Ocak sonuçlarını paylaştı. Yapılan araştırmaya göre, Ocak’ta 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden ‘açlık sınırı‘ 2 bin 219 lira olarak belirlendi.

Gıda enflasyonunda artış
Ankara’da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı önceki aya göre 2.62 oranında arttı. Araştırmaya göre, süt, yoğurt, peynir grubunda, yıl sonu fiyat ayarlamaları sonrası yılın ilk ayında önemli bir fiyat değişikliği görülmedi. Dana kıyma ve kuşbaşı etin fiyatı arttı, tavuğun fiyatı değişmedi. Balık fiyatındaki artış bu ay da devam etti. En fazla tüketilen hamsi ve istavritin kilogram fiyatı 30 liraya kadar yükseldi. Yine yumurtanın fiyatı geçen ay geriledikten sonra bu ay yükseldi. Bakliyat ürünlerinin, nohut hariç, tümünün fiyatı arttı. Sadece bu gruptaki ürünlerdeki fiyat artışlarının aylık mutfak masrafına getirdiği ek yük yaklaşık 45 lira oldu.


 Meyve-sebze fiyatları yükseldi
  Araştırmaya göre yine meyve-sebze ortalama fiyatı bu ay yüzde 7.51 oranında arttı. Ailenin gıda harcaması içinde ağırlıklı yeri olan yaş sebze-meyvenin geçen ay 5.46 lira olan ortalama kilogram fiyatı bu ay 5.87 lira olarak hesaplandı. Sebzenin ortalama kilogram fiyatı geçen ay 5.75 lira iken bu ay 6.19 liraya yükseldi. Ekmekte önce yüzde 20 artırılan ve geri alınan artışın geçerli olması halinde, aile bütçesine getireceği yükün aylık 47 lira olacağı hesaplandı. Tereyağı, margarin, zeytinyağı ve ayçiçeği yağının fiyatı bu ay değişmedi. Siyah ve yeşil zeytin fiyatı ortalamada, az da olsa artarken çay ve ıhlamur fiyatı ile baharat fiyatları aynı kaldı.

Yorumlar