Sivrice’de hastane yok



 6.8 büyüklüğündeki depremin merkez üssü Elazığ’ın Sivrice ilçesinde hastane yok.
Depremden 10 gün önce Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne dilekçeyle başvuran ilçe halkı, göz göre göre ölüme terk edildiklerini söyledi. SES Şube Eşbaşkanı Derya Coşkun ise ilçede halk sağlığının hiçe sayıldığını dile getirdi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Elazığ’ın Sivrice ilçesinde meydana gelen, 41 kişinin yaşamını yitirdiği, bin 600’ü aşkın kişinin de yaralandığı 6.8 büyüklüğündeki depreme ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yıkılan binaların enkazındaki arama kurtarma çalışmaların tamamlandığı belirtilen açıklamada, “Deprem nedeniyle 41 kişi hayatını kaybetti. Deprem sonrasında hastanelere başvuran bin 607 vatandaşımızdan bin 539’u taburcu edilmiş olup; 11’i yoğun bakımda olmak üzere 68 vatandaşımızın tedavisi devam etmektedir” denildi.
Açıklamada, şu ana kadar büyüklüğü 4’ün üzerinde 22 depremin meydana geldiği ve toplam artçı sayısının ise bin 279 olduğu kaydedildi. 320 TIR dolusu ihtiyaç malzemesinin, AFAD Başkanlığı koordinasyonunda bölgeye ulaştırıldığı belirtilen açıklamada, yardımların yetersizliği ya da yardım ulaştırılamayan köylere dair bir ifade kullanılmadı.

16 bin 326 binanın hasar tespiti
 Açıklamada, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ve Maraş’ta incelenen 16 bin 326 binadan 381’inin yıkıldığı, 3 bin 442’sinin ağır, 296’sının orta ve 5 bin 979’unun az hasarlı olarak tespit edildiği kaydedildi. Açıklamada, acil olarak yıkılacak 65 binanın tespit edildiği ve 6 bin 163 binanın ise hasarsız olduğu kaydedildi.

Malatya’da 430 konut yıkıldı
Malatya Valiliği de yaptığı açıklamada, Malatya genelinde 4 kişinin yaşamını yitirdiği depremde, 481 kişinin sağlık merkezlerine müracaat ettiği, 21 kişinin yatışı ve tedavisinin devam ettiği belirtildi. Valilik, 28 Ocak itibarıyla yapılan tespitleri şöyle açıkladı:
  • Doğanyol ilçesinde 29’u metruk olmak üzere 85, Battalgazi ilçesinde 50, Pütürge ilçesinde 139, Kale ilçesinde 148, Yeşilyurt ilçesinde 8 konut yıkılmıştır.
  • Doğanyol ilçesinde 557, Pütürge ilçesinde 2326, Battalgazi ilçesinde 408, Yeşilyurt ilçesinde 52, Kale ilçesinde 782 ve Akçadağ ilçesinde 3 olmak üzere toplamda 4 bin 128 konutun ağır hasar gördüğü tespit edilmiştir.
  • Doğanyol ilçesinde 152, Pütürge ilçesinde 1026, Battalgazi ilçesinde 363, Yeşilyurt ilçesinde 59, Kale ilçesinde 482 ve Akçadağ ilçesinde 5 olmak üzere toplamda 2 bin 87 az hasarlı binaların olduğu tespit edilmiştir.
  • Deprem bölgesinde 414 ahırın ağır hasar gördüğü tespit edilmiştir.

Sağlık merkezi bulunmuyor
 TÜİK’in en son 2018’de açıkladığı verilere göre, 10 bin nüfusu, 52 köyü olan Sivrice halkı hiçbir zaman sağlık hizmetinden faydalanamadı. İlçe merkezinde sadece Aile Toplum Sağlığı Merkezi bulunuyor. Burada 2 kadrolu acil pratisyen, 3 aile hekimi görev yapıyor. Sağlık merkezinde 1 ambulans mevcutken, tahlil, tansiyon, röntgen, laboratuvar gibi hastaların tedavilerini yapabilecek cihazlar bulunmuyor. Yine acil müdahale gerektirecek hiçbir şey yapılamıyor. Geceleri 1 doktor, 1 hemşire nöbette kalıyor. Sağlık Merkezi’ne gelen 2. bir vakaya da müdahale edilemiyor.

Sözler verilip geçiştirildi
 Elazığ’ın tüm ilçelerinde hastane mevcutken, Sivrice ilçesinde bugüne kadar hastane yapılmamış. İlçe halkının hastane talebi yıllarca yetkililer tarafından verilen sözlerle geçiştirildi.
İlçenin deprem fay hattında bulunmasından kaynaklı yurttaşların hastane talebiyle başlattıkları kampanya kapsamında topladıkları imzaları depremden 10 gün önce Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderdikleri öğrenildi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise yıllardır sağlık hizmeti alamayan ilçeye müjde verir gibi önceki gün gittiği ilçede “Sivrice için bir entegre hastane inşaatına hızla başlamak üzere karar verdik. Bununla ilgili işlemleri, nerede yapacağımız konusunda konuştuk. Bu dönemde hızlandırmış olacağız. Bunun müjdesini buradan çok rahatlıkla vermek istiyordum” açıklamalarında bulundu.

Ölüme terk ediliyoruz
 Hastanenin yapılması için her türlü girişimde bulunan ilçe sakini Zehra Öztürk, özelikle son iki yıldır tüm resmi kurumlar ve siyasetçilerle görüşmeler yaptıklarını hastane talebinde bulunduklarını belirterek, “Hem sözlü, hem de yazılı olarak sorunlarımızı dile getirdik. Ancak hiçbir şekilde bir sonuç alamadık. Hatta depremden 10 gün önce topladığımız imza dilekçelerini İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı’na gönderdik. Dilekçeler kendilerinde mevcuttur. Ancak oradan da her zaman olduğu gibi bir yanıt alamadık. Her zaman sözler veriliyor. Ancak pratikte bir şey yok. Kimse ilgilenmiyor, göz göre göre ölüme terk ediliyoruz” dedi.
İlçede başı bile ağrıyan kişilerin merkez hastanelerine sevk edildiğini ifade eden Öztürk, bu durumun maddi anlamda halkı kat be kat mağdur ettiğini söyledi. Öztürk, “Acil durumlarda kendi araçlarımızla hastane gitmek zorunda kalıyoruz. Ayrıca depremi bırakın normal koşullarda bile çok zorluklar çekiyoruz. Bir tansiyon yükselmesinde bile Elazığ merkeze gitmek zorunda kalıyoruz. Sivrice’de normal koşullarda bile doktorlara ulaşmak çok zor depremi hiç düşünemiyorum bile” şeklinde konuştu.

Toplum sağlığı hiçe sayılıyor
SES Elazığ Şube Eşbaşkanı Derya Coşkun da Sivrice ilçesinin depremin merkezi fay hattının üstü olduğunu hatırlatarak, bir an önce hastanenin yapılması için çalışmaların başlatılması gerektiğini söyledi. Coşkun, şunları ifade etti: “İlçede Turizmin geliştirilmesi için her türlü sosyal mekanlar mevcut iken hastanenin yapılmaması ilginçtir. Sivrice ilçesinde halk sağlığı hiçe sayılıyor. İnsanlar sağlık hizmetinden faydalanamıyor. Bir an önce hastanenin yapılması için girişimlerimiz olacak.”

Yardım yağıyor ama…
Depremin etkileri sürerken, gelen yardımlarda depremzedeler arasında ayrımcılık yapılıyor. Kent halkı gelen yardımların eşit şekilde dağıtılmadığını dile getiriyor. Bu sorunun temel kaynağının ise yardımların AFAD ve Kızılay üzerinden dağıtılması olarak görülüyor.
Elazığ merkez Fevzi Çakmak Mahallesi’nde evleri hasar gören Alevi yurttaşlar, deprem tehlikesinden kaynaklı Ehlibeyt ve El-Cem cemevlerinde kalıyor. Yardımlardan faydalanmadığını belirten Aleviler, yardım almak için öncelikle isimlerini AFAD ve Kızılay merkezlerine yazdırılmaları durumunda yardımlardan yararlanabileceklerini söyledi. Yardımların eşit olmamasına tepki gösteren Alevi yurttaşlardan Hasan Özdemir, “Burada adamın varsa yardım alabiliyorsun. Yoksa alamazsın. 2 gündür gelip gidiyorum. Tek bir şey alamadım. Önce ismini yazdırman gerekiyor, diyorlar. Fakirlere bir şey verilmiyor. Yardımların eşit bir şekilde dağıtılmasını istiyorum” dedi.

Çadır, battaniye, gıda ihtiyacı
 Kıymet Geyik (65), bir daha bu acıların yaşatılmaması temennisinde bulunarak, “Yaşlıların özelikle ihtiyacı vardır. Yardımlardan faydalanamıyoruz. Yardım ihtiyacımız vardır. Bugüne kadar sadece bir kasa portakal almışım. Başka da bir şey almamışım. Çadır, battaniye ve gıda ihtiyacımız var. Depremde evim çatlamasına rağmen gidecek bir yerim olmadığı için kalıyorum” diye konuştu.

Bir tas sıcak yemek
 Hiçbir geliri olmadığını dile getiren Naciye Yük, 5 gündür Cemevi’ne gelip gittiğini, ancak hiçbir şey alamadığını söyledi. Yük, “Sadece bir tas sıcak yemek dışında. Kimse fakire bir şey vermiyor. İhtiyaçlarımızın karşılanmasını istiyorum” diye seslendi.
Ganimet Kara da bodrum katında bulunan evinde çatlaklar oluştuğunu, bundan kaynaklı eve gidemediklerini ifade ederek, şunları söyledi: “Bunun için muhtarlığa başvuru yaptım. Yardımlardan yararlanmam için isim yazdırmam gerektiğini söyledi. Kaç gündür ismimi yazdırmama rağmen bir şey alamadım. Dışarıda kalıyoruz. Evimize gitmekte hala korkuyoruz. Türkiye’nin her yerinde yardımlar Elazığ’a yağıyor. Ancak halk olarak faydalanamıyoruz. Yardım alamadığımız için mağduruz.”

Adaletli dağıtılmıyor
 Yeter Kızıltaş ise ısınacak bir battaniye bile alamadığından şikayet ederek, “Gelen yardımlardan ihtiyacı olan halk yararlanamıyor. Yardımlar adaletli dağıtılmıyor. Isıtıcı ve battaniye istiyorum. Dışarda kalıyoruz. Evde kalmaya korkuyoruz. Her an çökebilir. Bir an önce ihtiyaçlarımız giderilsin” çağrısında bulundu.
MA/JINNEWS/ELAZIĞ

Dere kumuyla yapılanlar yıkıldı


Elazığ’da 48 yıllık inşaat mühendisi olan İMO Temsilcisi Hıdır Kaya, kentteki yapıların yüzde 80’inin eski; binalarda işçilik ve malzeme de ciddi ihmallerin söz konusu olduğunu belirterek, yıkılma tehlikesi bulunan bu yapılar için bir önlem alınmadığını söyledi.
İnşat Mühendisleri Odası (İMO) Elazığ Temsilcisi Hıdır Kaya (70), yıkılan binalar ve mevcut yapılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kaya, bu tür sorunların yalnızca deprem zamanlarında gündeme geldiğini, ardından unutulduğunu belirterek, “Sıkıntımız Doğu Anadolu Fay Hattı. Bingöl Karlıova’dan başlayıp Antakya’dan Akdeniz’e uzanan 580 km bir faydır. Bunun 150 km’si Elazığ sınırları içinde yer almaktadır. Elazığ birinci derece deprem riski olan bir bölgedir” dedi.

Yüzde 80’i eski
 48 yıllık inşaat mühendisi olan Kaya, Elazığ’da 20 yaşın üzerindeki binaların tamamının riskli binalar olduğunu belirterek, “Elazığ’daki yapıların yüzde 80’ni eskidir. 25 yaşından büyük yapılar hiç elenmemiş. Büyük çakıllı kumdan yapılmış. İşçiliğimiz ve denetim konusunda halen kötü bir durumdayız. Son dönemlerdeki projelerimiz kontrolsüz olsa da eskiye nazaran iyi görüyorum” diye konuştu.

Yıkılan binalarda ihmal
 Kaya, kentte yüzde 80 civarında hasarlı çok sayıda binanın olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sürsürü ve Mustafapaşa Mahallesi’nde yıkılan binalar 1983 yılında yapıldı. O dönem hazır beton yoktu. Kum çakılımız elenmiyordu. Kırılmayı ve yıkanmayı bırakın bir tarafa dereden çıkarıldığı bir biçimde inşaatta kullanılıyordu. Diyarbakır yolu üzerinde Kuyulu Deremiz var. Elazığ’da yapılan evlerin yüzde 80’ni o dereden çıkarılan kum ile yapılmış. Yıkılmanın nedeni sadece çakıl ile ilgili de değil. Demir, yapılan işçilikle de ilgilidir. Yıkılan binalarda malzemenin eksik olduğunu gördüm. Yeterince beton ve demir kullanılmamış. Bu binalar hakkına daha önce hasar tespiti yapılıp yapılmadığını ise bilmiyorum.”

Üç katı aşmaması lazım
 Kaya, Elazığ’da üç katlı bina dışında bina yapılmaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Gözlemlediğimiz kadarıyla düşük katlı binalarda neredeyse hiçbir hasar yok. Her deprem binayı biraz daha zayıflatır. Binada mutlaka bir hasar meydana getiriyor. Bu şiddette ikinci bir deprem yaşanırsa bana göre çok fazla binanın yıkılacağını düşünmekteyim. Türkiye bir deprem bölgesi. Depremle yaşamaya alışmalıyız. Mühendislik hizmeti alarak yeni güvenli binalar yapmamız gerekiyor. Mühendislik hizmeti almamış bir binanın deprem karşısında dayanıklılığı çok zayıf olur.”

Yoksulların evleri yıkıldı
 Depremde hasar gören tüm binaların tespit edilmesi ve yıkılması gerektiğini dile getiren Kaya, “Eski binalarda ikamet edenlerin çoğu dar gelirli yurttaşlarımızdır. Dar gelirli vatandaşların binalarının yıkılıp yerine yeni binanın inşa edilmesinde güçleri yok. Asgari ücretli insanlar bunu nasıl yapacak? Tüm belediyeler borçlu, yapma durumu yok.  Bu devletin işi. Planlı programlı bir şekilde bu çalışmalar başlatılıp yürütülmelidir” dedi.

TOKİ çözüm değil
 AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın kentte TOKİ yapımı açıklamasına işaret eden Kaya, şunları dile getirdi: “TOKİ gelecek bu yıkılan binaların yerine birkaç tane yeni bina yapacak. Bu çözüm değil. Biz diyoruz ki, hasarlı binaların hepsinin tespit edilerek yenilenmesidir. Kim yenileyecek peki, bu ayrı bir sorun. TOKİ’nin yapacağı yüz metre karelik binanın fiyatı en az 200 bin TL’dir. Yıllık yüzde 8 faiz ile 10 seneye yayınlan ödeme 400 bin liraya çıkacak. Senede 40 bin lirayı kim ödeyecek. 2 bin lira maaş alan ödeyebilir mi? 4 bin lira maaş alan bunu ödeyebilir mi? TOKİ borçlandırmadan bina yapmaz.”

Yorumlar