Verdiğin sözü tut!



Tecride karşı 162 gün boyunca açlık grevinde kalan eylemciler bir kez daha Strasbourg’da buluştu. CPT’ye “verdiği sözü tutma” çağrısı yapan eylemciler, CPT sekreteryasının tecridin sonlanacağına dair söz verdiklerini hatırlatarak, “Zaten eylemi bırakmamızın nedeni de buydu” açıklamasını yaptı.

BARIŞ BALSEÇER / STRASBOURG
Avrupa’da “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a Özgürlük” talebiyle 162 gün açlık grevinde kalan eylemciler, devam eden ağırlaştırılmış tecride karşı Strasbourg’da Avrupa Konseyi (AK) önünde dün basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Avrupa Parlamentosu milletvekilleri Momodou Malcolm Jallow, Roberto Rampi, Konstantinos Efstathiou ve Gökay Akbulut ile HDP eski milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Nursel Aydoğan da katıldı. Strasbourg açlık grevi eylemcilerinin yanı sıra Den Haag’ta açlık grevine giren Hüseyin Yıldız, Almanya’da açlık grevi eylemine katılan Mustafa Tuzak da açıklamaya katılanlar arasındaydı.

17 Aralık 2018 tarihinde Kürt Halk Önderi A.Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi kırmak amacıyla Strasbourg’da açlık grevine giren ve 162 gün açlık grevinde kalan eylemciler adına açıklamayı Gülistan Çiya İke yaptı. Açıklamada Avrupa Konseyi ve İşkenceyi Önleme Komitesi CPT’ye verdikleri sözleri tutma ve görevlerini yerine getirme çağrısı yapıldı. CPT ve AK’nin verdiği sözler ve A. Öcalan ile avukatlarının 2 kere görüşmesi üzerine eylemlerine son verdiklerini hatırlatan eylemciler, “İmralı adasında yaşanan insanlık dışı uygulamalara, Sayın Abdullah Öcalan üzerinde tecrit politikası ile yapılan şantaja, izolasyon işkencesine ve irade kırma siyasetine son verilmelidir. Bunu yapacak olan da Avrupa Konseyi ve CPT’dir” diye belirtti.

Sorumlu kurum CPT’dir
Tecrit ve insanlık dışı uygulamalar konusunda ortaya çıkan sorunları çözmede birinci derecede sorumlu olan kurumun CPT olduğuna işaret eden eylemciler, “Bu kurumu birinci derecede muhatap olarak gördüğümüz için hep çağrıda bulunmuştuk. Açlık grevimiz boyunca hem bizler hem de Türkiye cezaevlerinde greve giren, yine tam 200 gün açlık grevinde bulunan Leyla Güven başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanında açlık grevinde bulunan eylemciler, CPT’yi görevlerinin gereklerini yerine getirme çağrısı yapmıştı” hatırlatmasını yaptı.
CPT’nin görevinin işkenceyi, kötü muameleyi, insanlık onuruna aykırı düşen her tür uygulamayı ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunmak olduğunu ifade eden eylemciler, İmralı İşkence Sistemi içerisinde A. Öcalan’ın da ağırlaştırılmış mutlak bir tecrit içinde olduğunu ve 162 günlük grev süresi boyunca CPT’ye bu işkenceyi önleme taleplerini sürekli ilettiklerini vurguladı.

Söz verdiler, eylemi sonlandırdık
Eylemciler açıklamada devamla “Birçok kez CPT sekretaryası ile görüşmelerde bulunduk, bunun dışında Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nda bulunan yetkililerle görüşmelerde yaptık. Her defasında Sayın Abdullah Öcalan’ın tecritli bir yaşama mahkum edildiğini, bunun da insanlık dışı bir uygulama olduğunu belirtiyorlardı. Özellikle CPT sekretaryası bu konuda çok söz verdi, eylemi bırakmamız durumunda çok daha fazla çaba göstereceğini belirtiyordu. Zaten eylemi bırakmamızın nedeni de buydu. Yani tüm kurumların verdiği sözden dolayı eylemi sonlandırdık” sözlerine yer verdi.

162 gün ardından eylemi sonlandırdıktan sonra A. Öcalan ile iki kez görüşme yapıldığını, iki kez ailesiyle, bir kez ise ailesiyle kısa bir görüşme yapabildiğine dikkat çeken eylemciler, “Bu iki görüşmeden sonra katı tecrit koşulları yeniden başlandı ve o günden bugüne kadar herhangi bir görüşme olmadığı gibi en ufak bir haber alınmamaktadır. Oysa açlık grevinin amacı tecridi ve uygulanan insanlık dışı uygulamaları ortadan kaldırmaktı. Bize verilen bir söz vardı ve biz de bu sözün gereği olarak açlık grevini sonuçlandırdık” diye belirtti.

Tecridi kaldırmak CPT’nin görevidir
CPT ve AK’nin verdiği sözleri tutmadığını, görevlerini yerine getirmediğini, yasalara göre değil uluslararası siyasete göre tutum belirlediğini dile getiren eylemciler, şöyle devam etti: “Eğer öyle olmasaydı Türk devleti ya katı tecridi ortadan kaldıracaktı ya da CPT’nin önerisi ile gerekirse Avrupa Konseyi’nden atılmış olacaktı. Ancak Türkiye, CPT’nin uzlaşmacı, tutarsız, ilkesiz ve hukukun gereğini yerine getirmede ikircikli davranmasından cesaret alarak insanlık suçunu işlemeye devam ediyor. Aslında Türkiye ile birlikte CPT de hukuk ve yasal suç işlemektedir. Çok açık ve somut bir biçimde şunu ifade etmek istiyoruz: CPT istese İmralı’da uygulanan tecrit bir hafta içinde kalkar, CPT istese İmralı Adasında görüşme de olur, insanlık dışı uygulamalar da hayata geçirilmez.”
Açlık grevi eylemcileri son olarak bir kez daha çağrıda bulunarak, İmralı İşkence Sistemi’ne son verilmesi ve bu konuda CPT’nin yetkilerini doğru, uluslararası yasalara göre kullanması gerektiğini belirtti.

AP vekillerinden çağrı
Açıklama ardından AP milletvekilleri birer konuşma yaptı. Kıbrıslı milletvekili Efstathiou, uluslararası kurumların tecride karşı sessizliğini eleştirerek, Kürt halkının haklı davasını kazanacağına inandığını belirtti. Türk devletini imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelere uyma çağrısında bulundu.

İtalyan milletvekili Rampi ise Kürt halkının DAİŞ’a karşı verdiği mücadeleye değinerek dünyanın Kürt halkına borçlu olduğunu ifade etti. “Abdullah Öcalan ve tüm tutsaklar adalet çerçevesinde muamele görmelidir” diyen vekil, “Öcalan acilen serbest bırakılmalıdır” diye ekledi.
İsveçli vekil Jallow ise “Siz bizim özgürlüğümüz için savaştınız, bedel ödediniz. Şimdi de bizim aynı şekilde sizin yanınızda yer almamız gerekiyor” dedi. Kürt halkı ve Öcalan’ın özgürlüğü için parlamentoda çalışmalar yürüteceğini söyledi.

Sol Parti Milletvekili Gökay Akbulut ise İmralı’daki tecride bir an evvel son verilmesini isteyerek, AK, AP ve CPT başta olmak üzere uluslararası tüm kurumlara görevini hatırlattı.

Yorumlar